5 Temmuz 2009 Pazar

Uganda'da Ne Yenir?




Evet yavastan Uganda'yi anlatmaya
baslayabilirim artik.

Bir kere Ugandalilar cok sempatik ve sicakkanli insanlar, turistim diye etrafimi saran, zorla bir sey satmaya calisan ya da herhangi bir sekilde beni rahatsiz eden kimseye rastlamadim simdiye dek. Beyaz tenli olmam nedeniyle cok daha fazla ilgi cekecegimi saniyordum ama yanilmisim. Yine de bircok kisi donup ''hey mzungu, how are you?'' diye sormayi ihmal etmiyor, ozellikle de cocuklar! Mzungu demek, beyaz tenli demek. En baslarda bunun bir cesit asagilama oldugunu dusunmustum ama zamanla hic de oyle olmadigini, tamamen notur bir cagirma sekli oldugunu anladim.

Zamanla bu kelimeye o kadar alistim ki gittigim yerlerde kendimi Seda degil mzungu olarak tanitacagim neredeyse!

Kampala'ya varir varmaz ertesi gun hemen yetimhanede calismak icin iletisime gectigim organizasyona ugradim, oyle sansliyim ki koca Kampala'da kaldigim yerle (Meltem'in evi) organizasyon neredeyse ayni sokakta cikti! Beni cok cok iyi karsiladilar, biraz neler yapabilecegimden, nasil katki saglayabilecegimden konustuk. Kampala'ya 3 saat kadar mesafede bulunan Masaka yakinlarinda bir koyde calisip calisamayacagimi sordular, severek kabul ettim. Zaten Kampala'nin kalabaligini ve hava kirliliginin son safhada oldugunu gorunce sehir curcunasina hic bulasmamak cok cekici gorundu. Elektrigi falan yokmus gidecegim yerin, aksam mum isiginda hikayeler anlatacagiz artik birbirimize cocuklarla karsilikli oturup:)
Masaka'da bulunan bu okul, sadece yetimlere egitim veriyor ama surekli kalan 30 kadar yetim cocuk varmis yatakhanede, digerleriyse ya anneleriyle ya da babalariyla evlerinde kaliyorlar ve bu okulda egitim goruyorlar. Toplam 300 cocuk okuyormus okulda, mis mis diyorum cunku ancak onumuzdeki hafta kendim gidip gorebilecegim.

Organizanun kurucularindan Wilson ve Samcagece sehri kesfetmemde fazlasiyla yardimci oldular. Tabi ben hemen geleneksel yemekleri tatmaya giristim ve sanirim 3 gunde Kampala'da bulabilecegim her turden yemegi tattim! Gercekten de yenilebilecekler cok kisitli, her lokanta hemen hemen ayni seyleri sunuyor. Simdi burada yenilebileceklerin bir listesini yaziyorum:


1-Matooke (yani patatese benzer ezilmis muz, aman ha bizim muzlar gelmesin akliniza tamamen farkli bir sey, pilavla beraber yeniliyor)

2-Rice (bildigimiz pirinc pilavi)

3-Sweet Potatos (adi ustunde tatli patates, ama sonradan tatlandirilmis degil)

4-Red Beans (barbunya)
5-Green Beans (kurufasulye diyorum ben)

6-Posho (Unla yapilmis bana gore hic bir tadi olmayan sutlac kivaminda ekmegimtrak bisi (-evet dogru anlatamadim!-)

7-Groundnut Sauce (Yer fistigi sosu, inanilmaz lezzetli bisi, pilavla karistirip yeniyor)

Bunlarin disinda balik ve et.

Budur Uganda mutfagi. Ekmek de yemiyorlar hic yemegin yaninda, matooke yiyiyorlar onun yerine -ki bu muzu ekmek yerine mideye indirmek demek-.Sahsen ben barbunya-pilav ikilisinden sasmiyorum, bir de guzel yapiyorlar ki barbunyayi ufff!

Et yemedigimden midir nedir hic sorun yasamadim yemeklerle ilgili, Suriye'deyken daha gidisimin ikinci gununde cektigim sancilari hatirliyorum da!

Asil bir de meyveler var ki! Mango, avokado, tutku meyvesi (passion fruit diyorlar valla), ananas, papaya... Sabah aksam meyve tuketebilir insan burada, o kadar cesit var ve gercekten cok lezzetli her biri.
resim 1> Boda bodanin uzerindeyken (buranin taksi mantigiyla isleyen motorsikletlileri)
resim 2> Wilson'la bir lokantada Uganda yemekleri onumuzde

2 yorum:

Anıl dedi ki...

Bilirsin, uzun yazı okuyamam. Ama başlığa atfen yazıyorum: Muhtemelen insan yeniyordur. :))

Gonca Duyan dedi ki...

Blogunu oku oku doyamadım:)
Passion fruit, burda Hindistan'da var ve eşimle bizde bayıldık!