28 Haziran 2009 Pazar

Uganda'ya Bir !

Yarın sabahtan yola çıkıyorum: yolculuğum tam 2 gün sürecek hahaha! Önce Brüksel'e gidip hiçbir yere ait olmayan bir odada 1 gün bekleyerek sınırlarımı zorlayacağım. Ertesi günse Uganda uçağıma bineceğim (mi acaba?)

20 Haziran 2009 Cumartesi

Uganda'da Tiyatro

Bir yere gidip oranın tiyatro geleneğini anlamamaya çalışmak olmaz.

Hele bir de gidilecek yer bir Afrika ülkesiyse!

Sevinçlerini, hüzünlerini, korkularını, inançlarını ve hemen her türlü duyguyu senelerce müzik, dans ve dramayla ifade etmiş bir coğrafyaya gidiyorum. Beni en kendimden geçiren müziklerin üretildiği, danslarına hep imrenerek baktığım -ama hiç öğrenme şansımın olmadığı-, en sevdiğim müzik aleti djembenin anavatanına gidiyorum!

Tüm bu güzelliklerin sadece parasını ödeyip de şaşalı salonlara girmeye hak kazananlarca erişilebilir olmadığı bir ülke var hayalimde.Dansı, her türden müziği ve dramayı hayatın tam ortasına düşmüş bulmayı diliyorum.

Aslında benim orada yapmak istediğim AIDS konusunda özellikle çocukları bilgilendirmeye yönelik, yerlilerden oluşan bir tiyatro grubuna katılmaktı. Çok da güzel yazıştık grup üyeleriyle. Ama son yazışmalarımızda bu sene sponsorlarını kaybettiklerini, bir oyun çıkaramayacaklarını yazdılar. Yine de mutlaka gel görüşelim diye de eklediler. Mutlaka bulacağım onları, bana böyle güzel satırları yazan kişileri nasıl ziyaret etmem ki: "What you should know is that if you are to Uganda, you are coming home, so do not worry you will be meeting your brothers and sisters." Haksız mıyım heyecanlanmakta?

Uganda Hakkında Biraz Bilgilenelim

Gitmeden önce kütüphaneden Uganda'yı enine boyuna anlatan harika bir kitap buldum, hem ondan hem de bulduğum diğer kaynaklardan yararlanarak biraz anlatmaya çalışacağım Afrika'nın İncisi'ni (böyle diyor Uganda için Ugandalılar)

Uganda, Afrika'nın doğusunda bir ülke. Çevresinde Kongo, Kenya, Ruanda, Sudan ve Tanzanya bulunuyor, ülkenin güney kısmı Afrika kıtasının en büyük gölü olan Viktorya Gölü'nün geniş bir kısmını kapsıyor. Kampala, yani Uganda'nın başkenti, ülkenin güneyinde, Viktorya Gölü'nün hemen kıyısında kalıyor. Benim de kalacağım yer başkent, ama zamanımın büyük bölümünü geçireceğim yetimhane Kampala'ya oldukça yakın kırsal bir bölgede bulunuyor.

Ülke ekvator üzerinde olması ve yüksekte bulunması nedeniyle diğer Afrika ülkelerine nazaran daha ılımlı bir iklime sahip. Uganda'da yağış miktarları ve sezonları kuzeyde ve güneyde değişiklik gösteriyor. Benim kalacağım Kampala'da ve diğer güney bölgelerde nisan-mayıs ve ekim-kasım arasında yağış oluyor, diğer zamanlardaysa nispeten daha kuru.

Uganda'nın nüfusu yaklaşık 25 milyon ve ortalama yaşam süresi 52. Yaşam süresini azaltan etkenler, fakirlik, savaşlar ve tabiki AIDS.

"Orada insanlarla nasıl anlaşacaksın?" sorusu Uganda'ya gittiğimi söylediğimde en çok sorulan sorulardan biri: ülkenin resmi dili ingilizce ve medyada, yargıda bu dil kullanılıyor, okullarda eğitim ingilizce. Ama ingilizce elbetteki İngiliz kolonilerinin ülkeye gelmelerinden sonra yayılmış bir dil. Ülkede konuşulan diğer diller Luganda ve Svahili (hani Aslan Kral'da konuşulan dil, hakuna matata!). 1970'lerde bu iki dilden birini resmi dil olarak seçme girişimi olmuş ama her etnik kendi dilini desteklediği için herhangi bir sonuç alınamamış. İngilizce'nin Kampala'da ne kadar geçerli olduğu konusunda pek bir fikrim yok, bakalım gidip göreceğim.

Uganda, Afrika'nın su kaynakları ve tarım alanları konusunda en şanslı ülkelerinden: kahve, çay, pamuk, tütün, şeker kamışı, bir kısmının adını ilk defa duyduğum (inşallah oraya gidince tadacağım) meyve ve sebzeler en önemli tarım ürünleri. Tavuk, keçi, koyun ve bunların yan ürünleri ve tabi ki balık da (Viktorya Gölü sağolsun!) Ugandalıların geçim kaynaklarından.

Ugandalıların oldukça büyük bir kısmı hristiyan (yüzde 85'i), daha sonra müslümanlar geliyor (yüzde 12'si), geri kalanı da Afrika Geleneksel Dinlerine mensup. Ve bla bla bla...

Uganda'ya Bir İki!

Merhaba, benim adım Seda.

Hep kafamda olan gezdiğim yerleri anlatacağım bir site açma hayalimi nihayet gerçekleştirmeye karar verdim. Bu yaz Türkiye'de pek fazla bilinmeyen, adından söz edilmeyen bir ülke olan Uganda'ya seyahat edeceğim ve bir yetimhanede çalışacağım. Hayalim, Uganda'nın haricinde, Uganda'nın çevresindeki ülkeleri de görebilmek. Siteyi bir günlük gibi kullanmayı düşünüyorum, yaşadıklarımı, öğrendiklerimi, ilgimi çekenleri mümkün olduğunca fotoğraflayarak aktarmaya çalışacağım.

Şu an Uganda uçağımın kalkmasına on gün kadar var, ama hala gideceğime inanmakta güçlük çekiyorum. Bir geceden çok daha uzun sürecek bir rüyanın ortasına düşüyormuşum ya da kocaman, her renkten kitapların olduğu bir kütüphaneye bırakılacakmışım gibi sanki... Henüz kitapların yazıldığı dili bilmiyorum ama, kitapları okuyabilmem için önce onu öğrenmem gerek.

O kadar yabancıyım, o kadar uzağım ki keşfedeceğim kültüre, henüz emeklemiyorum bile. Elimde, içinde ne olduğunu asla tahmin edemediğim bir hediye paketi var, yaldızlı bir kağıtla paketlenmiş, üzerinde her renkten fiyonk, sallıyorum kutuyu ama tıkırtılar bana hiçbir şey söylemiyor, yepyeni bir hediye var içinde, heyecenlıyım, meraklıyım...